Bu Blogda Ara

22 Ocak 2013 Salı

Kalp ve Beyin

  Aklımızdaki düşüncelerin tohumudur aslında kalbimizdeki düşünceler...
  Düşünürüz bazen doğrusu hangisi diye ve aklımızın dediği ile kalbimizinki herzaman aynı olmaz. Bir yol ayrımı gelir karşımıza, belkide bir seçim...
  Seçimimiz ne olur ?
  Aslında kesin birşey diyemeyiz, çünkü bazen aklımızı bazen gönlümüzü dinleriz. Sonunda değişen sadece vicdanımızdır. Gönülden verilen bir kararın sonucu pişmanlık duymayız.

   Ömrünüzde pişmanlık duymayın isterim. Kalbinizi dinlerken aklınızla düşünün. Çünkü kalp düşünemez ister, o işi akıl yapar. Körü körüne karar vermeyin.




Herkese mutlu günler...

20 Ocak 2013 Pazar

Biraz da Spor yapalım


8 dakikada karın kası çalışması

Herkese mutlu günler...

15 Ocak 2013 Salı

Öfkelenince neden bağırırız?

Öfkelenince neden bağırırız?

Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş.

Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş.

Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”

“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.”

Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz."


Herkese mutlu günler...

13 Ocak 2013 Pazar

Hayatı herkes faklı yaşıyor. Sonuç aynı...

   Yaşamlarımız farklı, aldımız kararlar, gittiğimiz okullar, aillerimizde. Baktığımızda hepmiz farklı hayatlar yaşıyoruz ama sonuö hep aynı oluyor tabloda belirtildiği gibi :) Aslında pek te iyi bir tablo değil ama kimsenin de hiç bir eksiği olnuyor hayatta hayall kırıklıklarını saymazsak. Gençliğimizde hayallerimiz için bütün enerji var vede sınırsız zaman. Ama hayaller herzaman kişisel yeterliliklerle olmuyor finansal destek gerekiyor e buda para eşit oluyor. Küçüklüğünüzde sizlerde Richie Rich'e özenmişsinizdir...  Yıllar geçtikçe, okul bitince artık işe başlama zamnı geliyor. İşe başladık mı parada kazanıyoruz artık, hayallerimize yaklaştığımızı düşünür keyifle çalışırız. Belki bir spor araba, belki bir ev belkide bir yat için çalışırız. Bunca çalışır ve hayalimize ulaşıp alırız yatımızı arabamızı... Sonra bir bakmışız hayallerimizi gerçekleştirmek için aldığımız hiç bir şeyi kullanamıyoruz çünkü artık çalışma hayatına dalmışız ve işten bıkma aşamasına gelmişizdir. Artık zamanımız yoktur hayatta, hayaller için. Yıllar bir bir geçerken emeklilik gelir ve deriz ki kendi kendimize işte fırsat bu ve şimdi hayallerimi gerçekleştiricem. Ama iş işten geçmiştir ve düşündüklerini yapabilecek enerji kalmamıştır, şuraya koş deseniz koşmaya bile dermanı kalmamıştır artık.

   Yıllar geçer ve bakarsınız geriye.... Sonra aklınıze gelen ilk şey bizim bu malum tablo olur

   Hayatta hiçbirşeye geç kalmamak gerek, ama unutmayın ki hayatın düzeni bu. Sonuç olarak tablo aynı ama siz 2 tikin yanına yarım çarpı koymaya çalışın.

Herkese mutlu günler...

Matık sorusu sevenler Ahmet'in nesi olur ?

11 Ocak 2013 Cuma

Bakış Açısı

   Bakış açısı btün tartışmaların ana kaynağıdır aslında...
   Bakış açımız değişik diye insanları etnik kökenleri ile dini inançları ile yaşam tarzları ile eleştriyoruz ve  onlara karşı tavır takınıyoruz. Bakış açısı özneldir bireyden bireye değişir. Empati yapmak gerekir onları anlamak için, birde o taraftan bakılmalıdır konuya. Karekatürde gösterilende tam olarak bu 6 ve 9 tombalalarda da çokça karıştırılan rakamlar. Keşke bakış açısındaki bu fark tombaladaki gibi eğlenceli olsa.
   Birde sevgi ve sempatide bakış açışı vardır. Siyasilere grup liderlerine devlet başkanlarına topluluklara ve daha bir çoguna... Sevgi de besleyenler var öfkede. Ama bakış açınızı değiştridiğinizde KÖTÜ hiç kimse yok bu dünyada. Beğenmediğmiz bir Amerikan başkanı o ülkenin en değerli adamı yada beğenmediğimiz bir cemaat lideri kendi cemaatince sevilmeyeni yok, hatta bir terör örgütü lideri ölümlere sebep olmasına rağmen katletmesine rağmen o bile kendi düşüncesi paylaşanlar tarafında seviliyor. Bu grupların hepsine sorulsa hepsi bizce en iyi insan en onurlu, en gururlu...
   Baktığımızda herkes haklı, herkes iyi, herkes düşünceli, herkes, herkes, herkes.... 
   
  Bakış açımızı değiştirip bakalım dünya, belki onlar gözümüzde değişmeyecek birden ama artık daha da anlayarak bakıcaz dünyaya.

   Teknik açıdan bakış açısının önemi de budur arkadaşlar. Paylaşımlar ne kadar kişisel görüşte olsa öğretici bilgilerde vermek gerekir. :)





                                                                    Herkese mutlu günler...

10 Ocak 2013 Perşembe

Güncel Filmler, Arşivlik Filmler, Tavsiye edilen filmler...

   Arkadaşlar verdiğim link kendimin VK adresimdir. Beğenilen, önerilen, listelere girmiş filmler fırsat bulundukça buraya eklenecektir. Eğer sık kullanılanları aktif kullanıyorsanız bu linkte orada olabilir :)

9 Ocak 2013 Çarşamba

Pranayama -Nefes Kontrolü

   "Prana" Sanskritçe'de Nefes demektir. "Yama" ise Kontrol anlamına gelir. "Pranayama" = Nefes Kontrolü. Yaşamın kaynağı olarak nefesi kontrol etmeyi öğrenmekle, kendimizide kontrol etmeyi öğrenebiliriz ve hayatımızı değiştirebilme gücüne sahip olabiliriz.
   Her bir burun deliğinden aldığınız nefes, beyninizin farklı bölgelerini etkiler. Beyninizin sağ yarım küresi bedenin sol tarafını ve dolayısıyla sol burun deliği ile bağlantılıdır. Beynin sol yarım küresi ise bedenin sağ tarafını ve sağ burun deliği ile bağlantılıdır. Farklı zamanlarda burun deliklerinden birinden daha çok nefes alırız. Baskın burun deliği düzenli olarak her 90-150 dakikada bir değişir. Bu değişim süresi kişini; evrensel ritmini, huyunu, fiziksel ve zihinsel dengesini yansıtır. Bu nedenle kendiniz bu nefes alma düzenine müdahale ederek, enerjinizi, duygu durumunuzu değiştirebilir ve kontrol edebilirsiniz. Prana'nın yaşam enerjisinin bedenimizde dolaştığı 72.000 kanal vardır. Bu kanallara "Nadi" denir. İda; Sol burun deliğinin dibinde yer alır; serinletici ve yatıştırıcı etkisi vardır. Ay'ın zihin genişletici etkisini getirir. Pingala; sağ burun deliğinin dibinde yer alır; Uyarıcı (teşvik edici, enerji verici, ısıtıcı Güneş enerjisini getirir.
 
   Sol burun deliğinden nefes almanın etkileri:
  • Sakinleştirir - Serinletir
  • Empati yapmanızı kolaylaştırır
  • Daha duyarlı olmanızı sağlar
  • Olayları daha iyi analiz etmenizi sağlar
  • Yeme bozukluklarına iyi gelir 
  Sağ burun deliğinden nefes almanın etkileri:
  • Dinçlik verir
  • Daha kolay odaklanmanızı sağlar
  • Harekete  geçmek için hazır olmanızı sağlar
  • İsteklerinizi yapma  gücü verir
  • Zihin açıklığını sağlar
   Nefes kontrolü: Nefes alma düzeninin farkında olmaya çalışın. Hızlı nefes aldığınızı fark eder etmez nefes kontrolü yapın. Nefes kontrolünüzü; Hızlı nefes almayı durdurma, Karbondioksit (CO2) miktarını yeniden dengelme olarak ikiye ayırabiliriz.

   Nefesinizi kontrol etmek için:
  1. Sakin bir yer bulun ve oturun
  2. Gözünüzü kapatıp "sakin ol" kelimesini aklınızdan geçirin
  3. Karından mümkün oldupu kadar uzun derin nefes alın
  4. Ağızdan nefes verin
  5. Nefes verirken yalnızca nefesinize konsantre olun